Katılım Sigortacılığında Mevcut Durum: Kurumsal Yapı, Denetim ve Fıkhî Temeller

Katılım sigortacılığı Türkiye’de hızla büyürken, danışma komiteleri ve fıkhî yapılar güçleniyor. Sektörün en kritik İhtiyacı İse retakâfül kapasitesinin artması

Katılım Sigortacılığında Mevcut Durum: Kurumsal Yapı, Denetim ve Fıkhî Temeller
Türkiye’de son yıllarda faizsiz finans ekosisteminin hızla büyümesiyle birlikte, bu yapının tamamlayıcı unsurlarından biri olan katılım sigortacılığı (tekâfül) de önemli bir ivme kazanmıştır. Artık birçok katılım bankasının iştiraki olarak faaliyet gösteren sigorta şirketleri, klasik poliçe mantığını değil; dayanışma, yardımlaşma ve risk paylaşımına dayalı bir anlayışı esas almaktadır. Bu dönüşüm yalnızca finansal bir yenilik değil; aynı zamanda ahlaki, fıkhî ve toplumsal temelleri bulunan bir iktisadi yaklaşımın kurumsallaşması anlamına gelmektedir.

1. Türkiye’de Katılım Sigortacılığının Mevcut Durumu

Türkiye’de katılım sigortacılığı, 2020 yılında yürürlüğe giren “Katılım Esasları Çerçevesinde Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik” ile yasal zeminine kavuştu. Bu düzenleme; katılım sigortacılığının tanımını, faaliyet esaslarını, fon yönetimini ve denetim mekanizmasını ayrıntılı biçimde belirledi. Yönetmeliğin ardından SEDDK tarafından yayımlanan genelgeler de uygulamayı somutlaştırdı.

Bugün Türkiye’de faaliyet gösteren Neova Katılım, Bereket Sigorta, HDI Katılım, Türkiye Katılım Sigorta gibi şirketler, sektörde yaklaşık %6 civarında toplam prim payına ulaşmış durumda. 2024 yılı itibarıyla sektörün toplam prim üretimi 10 milyar TL sınırına yaklaşmış, özellikle hayat dışı branşlarda dikkat çekici bir artış yaşanmıştır.

Katılım sigortacılığı sisteminde katılımcılar, risk havuzuna katkı sağlayan birer “ortak” konumundadır. Şirket ise bir “vekil” gibi hareket ederek fonları yönetir. Bu yapı sayesinde katılımcılar hem güvenceye kavuşmakta hem de birikimlerini faizsiz yatırım araçlarıyla değerlendirebilmektedir.

Bununla birlikte sektör hâlen bazı yapısal güçlüklerle karşı karşıyadır: ürünlerin anlaşılabilirliği, retakâfül kapasitesi, yatırım araçlarının sınırlılığı ve insan kaynağı gibi başlıklar önümüzdeki dönemde çözüm beklemektedir.

2. Danışma Komiteleri ve Denetim Mekanizması

Katılım sigortacılığını klasik sigortadan ayıran en önemli unsur, **Danışma Komiteleri (Şeriat danışma kurulları)**dır. Bu komiteler; şirketlerin faaliyetlerini İslâmî esaslara uygunluk açısından denetleyen, yönlendiren ve onaylayan bir yapıdır.

Her katılım sigorta şirketi, mevzuat gereği en az üç kişiden oluşan bir Danışma Komitesi kurmak zorundadır. Komite; ürünlerin fıkhî uygunluğunu değerlendirmek, fonların yönlendirileceği araçlara karar vermek ve şer‘î çerçevede faaliyetleri gözetmek gibi önemli görevlere sahiptir. Komite kararları bağlayıcıdır.

Ayrıca şirketlerde Katılım Uyum Birimi ve İç Denetim Birimi yer alır. Bu birimler hem komite kararlarını uygular hem de süreçleri denetleyerek SEDDK’ya rapor sunar. Böylece sistem hem şer‘î hem de kanunî denetime tabi olur.

Ancak danışma komitelerinde görev alabilecek uzman sayısının sınırlı olması, bağımsızlık tartışmalarını beraberinde getirmektedir. Sektör için daha geniş bir uzman havuzu oluşturulması önemlidir.

3. Fıkhî Temeller ve Mevcut Görüşler

Katılım sigortacılığı, fıkıh açısından yardımlaşma ve dayanışma temelli bir sözleşme yapısına sahiptir. Bu model, klasik sigortacılığın eleştirildiği üç temel noktayı – ribâ, garâr ve meysir – minimize etmeyi amaçlar.

Katılımcıların ödediği katkı payı, klasik anlamda prim değil; bağış (teberru) niteliğindedir. Havuz ise zarara uğrayanlara destek sağlamak için kullanılır. Şirket bu havuzun vekili veya yönetim ücreti alan yöneticisi konumundadır.

Uluslararası alanda da kabul gören görüş, tekâfül modelinin İslâm’a uygun olduğu yönündedir. İslam Fıkıh Akademisi (OIC – Cidde), 1985 yılında tekâfül modelini İslâm’a uygun bir alternatif olarak ilan etmiştir.

Türkiye’deki fıkıh âlimleri de genel olarak aynı görüştedir; ancak bunun şartlara uyulduğu takdirde geçerli olduğu vurgulanır. Yatırımların faizsiz olması, risk paylaşımının açık biçimde tanımlanması ve danışma komitelerinin bağımsızlığı gereklidir. Ayrıca AAOIFI ve IFSB standartlarına uyum konusu önem taşımaktadır.

4. Genel Değerlendirme

Katılım sigortacılığı, Türkiye’nin faizsiz finans mimarisinin kritik bir halkasıdır. Sistem yalnızca güvence sunmakla kalmaz; iktisadi adalet, toplumsal dayanışma ve risk paylaşımı ilkelerini finansal hayata taşır.

Sektörün gelişimi umut vericidir; ancak özellikle retakâfül kapasitesinin artırılması acil bir ihtiyaçtır. Bugün birçok şirketin uluslararası işlemler için hâlen geleneksel reasürans kurumlarına yönelmesi, sistemin tam anlamıyla faizsiz olmasını engellemektedir.

Bu önemli konuyu, “Cafe Poliçe” dergisinde yakında yayımlanacak “Katılım Reasüransı (Retakâfül) ve Türkiye’de Uygulama İmkânları” başlıklı analizimizde ayrıntılı biçimde ele alacağız.

“Katılım Sigortacılığında Mevcut Durum: Kurumsal Yapı, Denetim ve Fıkhî Temeller”

Doç. Dr . Yusuf Erdem Gezgin

Yorum Yaz