Küçükusta: İnsan Vücudu İşlenmiş Gıdalara Göre Değil

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, insan bedeninin aşırı işlenmiş gıdalara göre değil, doğal gıdaları alıp işleyebilecek şekilde tasarlandığını söylüyor.

Hazır ve paketli ürünlerin günlük beslenmenin vazgeçilmez parçası hâline gelmesi, modern yaşamın en büyük çelişkilerinden birini oluşturuyor. Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya göre insan bedeni, bugün yaygın olarak tüketilen aşırı işlenmiş gıdalara göre değil; gıdayı doğal hâliyle alıp kendi içinde işleyecek şekilde tasarlandı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Alerji Bölümü Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, emeklilik döneminde de sağlık alanındaki yeni gelişmeler ve beslenme üzerine araştırmalarına devam ediyor. Küçükusta, kişisel blog sayfasında ve sosyal medyada bu konularda paylaşımlar yapıyor. Klasik müzikle de yakından ilgilenen Küçükusta, aynı zamanda iyi bir ud icracısı olarak da biliniyor.

Aşırı İşlenmiş Gıdalara İnsan Vücudu Alışık Değil

Gıda endüstrisinin sunduğu hazır gıdalar, pratiklik ve raf ömrünü uzatmak için kullanılan kimyasallar, beslenme alışkanlıklarını köklü bir şekilde değiştirdi. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, bu değişimin sağlık üzerindeki etkilerinin çok daha güçlü biçimde sorgulanması gerektiğini söylüyor. Küçükusta’ya göre mesele yalnızca obezite ya da fazla kalori değil; asıl sorun, insan vücudunun hiç tanımadığı ve alışık olmadığı gıdalarla beslenmesi.

“Doymak” ile “Beslenme” Birbirinden Koptu

Uzmanlar, aşırı işlenmiş gıdaların besin değeri düşük, katkı maddesi yoğun ve doğal yapıdan uzak ürünler olduğuna dikkat çekiyor. Küçükusta, bu tür gıdaların vücutta gerçek bir doygunluk sağlamadığını, aksine metabolizmayı yoran ve bağışıklık sistemini zayıflatan bir etki oluşturduğunu ifade ediyor. Ona göre “doymak” ile “beslenme” kavramları artık birbirinden kopmuş durumda.

Küçükusta, modern beslenme biçiminin kronik hastalıkların artışında önemli bir rol oynadığı görüşünde. Obezite, tip 2 diyabet ve kalp-damar hastalıklarının yalnızca genetik faktörler ya da hareketsizlikle açıklanamayacağını vurgulayan Küçükusta, beslenme alışkanlıklarının bu tabloda belirleyici bir unsur olduğunu söylüyor. Özellikle çocukluk çağında edinilen hazır gıda alışkanlıklarının, ilerleyen yaşlarda kalıcı sağlık sorunlarına zemin hazırladığına dikkat çekiyor.

Küçükusta, aşırı işlenmiş gıdaların etkisinin yalnızca fiziksel sağlıkla sınırlı kalmadığını, bağırsak florasının bozulmasının ruh hâli, enerji düzeyi ve zihinsel performans üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını belirtiyor. Sindirim sisteminin bağışıklık ve sinir sistemiyle doğrudan ilişkili olduğuna işaret eden Küçükusta, sağlıklı beslenmenin ruhsal denge açısından da kritik bir öneme sahip olduğunu ifade ediyor.

Doğal Gıdalarla Beslenin

Çözümün karmaşık reçetelerde ya da popüler diyetlerde olmadığını savunan Küçükusta’ya göre, asıl ihtiyaç duyulan şey basit: daha az işlenmiş, daha doğal ve içeriği bilinen gıdalarla beslenmek. Küçükusta, evde hazırlanan, mevsiminde tüketilen ve geleneksel beslenme kültürüne dayanan sofraların yeniden önem kazanması gerektiğini söylüyor.

Küçükusta, “İnsan vücudu binlerce yıl boyunca doğal gıdalarla şekillendi. Son birkaç on yılda hayatımıza giren ürünlerin bu biyolojiyle uyumlu olduğunu varsaymak,” değerlendirmesinde bulunuyor. Aşırı işlenmiş gıdalar meselesinin yalnızca bireysel tercihlerle açıklanamayacak kadar geniş bir sorun alanı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, sağlıklı beslenmenin kişisel bir farkındalık meselesi olmanın ötesine geçerek toplumsal bir sorun hâline geldiğini ifade ediyor.

Bu haber, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’nın sosyal medya paylaşımları ve kişisel blogunda yer alan değerlendirmelerinden derlenmiştir.

“Küçükusta: İnsan Vücudu İşlenmiş Gıdalara Göre Değil”

Yorum Yaz