İsmail Yiğit, Bâbıâli Sohbetlerinde Çini Sanatının Anlam Dünyasını Anlattı

Bâbıâli Sohbetleri’nin 435’inci buluşmasında çini sanatçısı İsmail Yiğit, çini sanatını İnsan, tabiat ve kadim bilgi geleneği ekseninde ele aldı.

Fatih Belediyesi ile ESKADER iş birliğinde düzenlenen Bâbıâli Sohbetleri, Medrese Davutpaşa’da sanat ve düşünce dünyasını buluşturmaya devam ediyor. Programın 435’inci buluşmasında çini sanatçısı İsmail Yiğit, çini sanatını insan, tabiat ve kadim bilgi geleneği ekseninde ele aldı.

Sanatla Kurulan Yolculuk

18 Aralık Perşembe günü gerçekleştirilen söyleşide İsmail Yiğit, çini sanatına yönelme sürecini ve öğrencilik yıllarından itibaren sanatla kurduğu bağı anlattı. Aldığı eğitimin sanat yolculuğunda belirleyici olduğunu ifade eden Yiğit, Jale Yılmabaşar, Güngör Güner, Ateş Arcasoy, Tankut Öktem ve Oktay Aslanapa gibi alanında öncü isimlerden ders alma imkânı bulduğunu söyledi. Bu isimlerin kendisine yalnızca teknik bilgi değil, aynı zamanda sanat ahlâkı ve disiplin kazandırdığını vurguladı.

Tarihî Eserlerde Çini Sorumluluğu

Söyleşide, Ahmet Yesevi Hazretleri’nin 15 metrelik kubbesi ile iç cephe tuğlaları ve farklı bölümlerde yer alan çinilerin yeniden yapım sürecinde görev almasının kendisi için taşıdığı anlamı da paylaşan Yiğit, bu çalışmaların geçmişle güçlü bir bağ kurmak açısından önemli bir sorumluluk olduğunu dile getirdi. Çini sanatında geleneğe sadakatin, sabır ve ölçüyle birlikte yürütülmesi gereken bir süreç olduğuna dikkat çekti.

Kütahya’nın Doğal Zenginliği

Konuşmanın öne çıkan başlıklarından biri Kütahya’nın çini sanatı açısından sahip olduğu eşsiz doğal kaynaklar oldu. Yiğit, Kütahya’nın topraklarının çini üretimi için gerekli madenlerle çevrili olduğunu belirterek, demir oksitli kırmızı topraklar, beyaz topraklar, kömür yatakları, Emet’teki bor rezervleri ve Altıntaş’taki mermer ocaklarını örnek gösterdi. Türkmen Dağı’ndan elde edilen kilin de çini sanatı açısından büyük değer taşıdığını ifade etti.

İnsan ve Çini Arasındaki Denge

Kütahya’nın aynı zamanda zengin su kaynaklarına sahip bir şehir olduğunu vurgulayan Yiğit, bölgede 32 farklı su kaynağının bulunduğunu aktardı. Buradan hareketle insan ile çini arasındaki benzerliklere değinen Yiğit, insanın toprak, su, hava ve ateş dengesiyle var olduğunu, aynı dengenin çini üretiminde de belirleyici rol oynadığını söyledi. Bu unsurların ölçüsünün bozulmasının hem insan sağlığını hem de ortaya çıkan sanat eserini doğrudan etkilediğini belirtti.

Tasavvuf, Şiir ve Sanat

Konuşmasını Kur’an-ı Kerim’den ayetler, tasavvufi yorumlar ve Ömer Hayyam, Mevlana ile Âşık Veysel’den ezbere okuduğu şiir ve rubailerle zenginleştiren İsmail Yiğit, dinleyicilere yalnızca bir sanat söyleşisi değil, çok katmanlı bir düşünce yolculuğu sundu.

Soru-cevap bölümünün ardından program, Medrese Davutpaşa’nın bahçesinde çekilen hatıra fotoğrafıyla sona erdi. Bâbıâli Sohbetleri’nin, Medrese Davutpaşa’da farklı disiplinlerden isimleri ağırlayarak devam edeceği belirtildi.

 

 

“İsmail Yiğit, Bâbıâli Sohbetlerinde Çini Sanatının Anlam Dünyasını Anlattı”

Yorum Yaz