Dünyada adına anıt mezar yapılan ilk şef olan Ateşbaz-ı Veli, 13. yüzyılda Selçuklu Mutfağı’nı bir kurum haline getiren büyük bir mutfak ustası olarak tarihe geçti. Selçuklu Mutfağı uzmanı Nevin Halıcı, Poliçe Cafe’ye özel açıklamasında Ateşbaz-ı Veli ve Selçuklu mutfağına dair şu bilgileri paylaştı:
“Selçuklu Mutfağının en önemli özelliği, Ateşbaz-ı Veli gibi bir aşçıya sahip olmasıdır. Mevlevi mutfağının ve eğitiminin başında bulunan bu ermiş kişi, mutfağı bir ekip işi olarak gören ve kurumsallaştıran ilk şeftir.”

Ateşbaz-ı Veli, mutfakta ekipleşmeyi ilk gerçekleştiren kişi olarak biliniyor. Mutfakta kullanılan araç-gereç, iş akışı, görev dağılımı ve servis düzenini belirli kurallara bağlayarak, mutfağı bir kurum seviyesine taşımıştır. Bu birikim sayesinde Konya, 13. yüzyıldan günümüze kadar bir kültür, sanat ve lezzet merkezi olarak anılmaya devam ediyor.
Rivayete göre Ateşbaz-ı Veli bir gün Mevlana’ya, “Ocağı yakacak odun kalmadı” der.
Mevlana, “Ayaklarını kazanın altına koy” diye cevap verir. Ateşbaz-ı Veli itaat eder, parmaklarından çıkan alev kazanı kaynatır. Ancak “Acaba yanar mıyım?” diye düşündüğü anda sol başparmağı yanar. Mevlana üzülür ve “Hay Ateş-baz, hay!” der. Bu olay, semazenlerin semaya başlarken attıkları ilk adımla sembolleştirilmiştir.
1986 yılında, Ateşbaz-ı Veli’nin vefatının 700. yılı anısına düzenlenen Milletlerarası Yemek Kongresi’nde, Konya’ya gelen ünlü yabancı şefler türbeyi ziyaret etti. Ünlü yemek otoritesi Alan Davidson, bu deneyimi şöyle anlattı: “Oraya bir turist gibi gittik, ama bir hacı gibi döndük.”
“Dünyanın İlk Kurumsal Mutfağını Kuran Şef: Ateşbaz-ı Veli”